İlk olarak bilimkurgu filmleri ile tanıştığımız yapay zekanın, teknolojinin ilerlemesi ve otonom araçların kullanımının yaygınlaşması ile beraber iyice hayatımıza girdiği bir gerçektir. Otomatik sürüş moduna sahip araçlar, insansız hava araçları, yapay zekaya sahip robotlar, bankacılık, alışveriş, yemek siparişi chatbot’ları artık daha çok karşımıza çıkmaktadır. Neredeyse teknolojiye bağımlı olarak yaşadığımız bu günlerde yapay zekanın da toplum içerisinde hukuki statüsünün, hak ve sorumluluklarının belirlenmesi ve ülkelerin hukuk sistemlerinin yapay zekayı da içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiği konusu bolca tartışılır olmuştur.
Yapay zekanın sorumluluğun kapsamını belirlemek için öncelikle yapay zekanın hukuki anlamda bir kişiliğinin olup olmadığı sorusunu cevaplamak gerekmektedir. Yapay zekanın kişiliği var mıdır sorusuna cevap olarak farklı yaklaşımlar ileri sürülmektedir.
Yapay zekanın kişi olarak kabul edilebilmesi için ilk olarak insana özgü bazı nitelikler taşıması gerektiği belirtilmektedir. Bilim insanı Alan Turing 1950 yılında yayımladığı makalesinde “Turing Testi”ni öne sürerek yapay zekanın düşünme yeteneğini ve insan gibi davranıp davranamayacağını tartışmıştır. Testin işleyişine göre, bir duvarın arkasında iki bilgisayar bulunmakta, bilgisayarlardan birinin klavyesinde bir insan oturmakta, diğer bilgisayarda ise kimse bulunmamakta, bir yazılım sistemi bulunmaktadır. Duvarın arkasındaki bilgisayarları göremeyen ve kendisi de bilgisayar başında oturan gönüllü kişi, bilgisayarlarla ile yazışmakta ve onlara sorduğu sorular ve aldığı cevaplar ile hangisinin insan olduğunu bulmaya çalışmaktadır. Test esnasında ses gizlenmekte, soruların cevapları gönüllüye ekran üzerinden gösterilmektedir. Eğer ki gönüllü hangisinin insan olduğunu tutarlı bir şekilde tespit edemezse makine Turing testini geçmiş sayılmaktadır. Yapay zekanın dönüm noktası sayılan ve hiç bir programın geçemeyeceği ileri sürülen Turing testini 2014 yılında Eugene Goostman adlı yazılımın başarıyla geçmesi bilim dünyasını hem şaşırtmış hem de doğabilecek riskler karşısında kaygılandırmıştır.
Yapay zekanın kişiliğine yönelik tartışmalara dönecek olursak, tartışmanın ilk basamağını yapay zekaya hukuki statü verilmesinin gerekli olup olmadığı konusu oluşturmaktadır.
Yapay zekaya hukuki kişilik statüsü verilmesini reddeden görüşler, böyle bir ihtiyacın bulunmadığını belirtmekte ve yapay zekanın eşya olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Bu görüşe göre yapay zeka yalnızca hakkın konusu olabilir ve ortaya çıkabilecek sorunlar da sınırlı hak ve sorumlulukların verilmesi ve sigorta sistemlerinin entegre edilmesiyle çözülebilir. Yine benzer bir diğer görüşe göre de yapay zekaya kölelik statüsü verilmesi gerekmektedir çünkü yapay zeka insana özgü nitelikleri barındırsa da asla insan olmayı başaramayacaktır. Kölelik görüşü uzun yıllar süren mücadeleler sonucunda modern hukuk sisteminden köleliğin çıkarılmış olması gerekçe gösterilerek eleştirileri toplamaktadır. Ayrıca, yapay zekanın hak ve borç sahibi olabilmesi için hukuki kişiliğinin bulunması gerektiği, bu nedenle eşya ve kölelik görüşlerinin hukuki sorunları çözmekte yetersiz kalacağı belirtilmektedir.
Yapay zekanın hukuki kişiliğini kabul eden ve eşya ve kölelik görüşlerine karşı çıkanlar, insanlığa karşı bir tehdit oluşturmadığı müddetçe yapay zekanın da kişi olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Bir görüşe göre yapay zekaya tüzel kişilik tanınması gerekmektedir. Buna göre aynı şirketler gibi yapay zekaya da tüzel kişilik tanınması mümkündür. Karar alma kapasitesine sahip olan yapay zeka resmi bir sicile kaydedilebilir hatta faaliyet alanına göre kendisine malvarlığı özgülenerek herhangi bir zararın bu malvarlığından tahsili sağlanabilir. Bu görüş de tüzel kişi statüsündeki yapay zeka kavramın kapsamının ve hak ve sorumlulukların içeriğinin belirsizliği, nasıl temsil edileceği hesap verilebilirlik ve şeffaflığın nasıl sağlanacağı noktalarında eleştiri toplamaktadır.
Avrupa Parlamentosu ise Ocak 2017 tarihli raporunda yapay zekaya elektronik kişilik verilmesi önerisinde bulunmuştur. Rapor, yapay zekaların resmi sicile kaydedilmesini ve tazminat sorumluluğunun yapay zeka varlıklara özgü kurulan maddi fonlardan karşılanmasını önermiştir. Bu şekilde yapay zekanın verdiği zarardan kusursuz sorumlu olacağı belirtilmiştir. Ancak yapay zekanın öğrenme kapasitesinin ve özerkliğinin artmasıyla sorumluluğun yapay zekanın üzerinde kalması olasıdır. Bu nedenle teknolojik gelişmeler karşısında elektronik kişilik kavramının da güncellenmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Nitekim elektronik kişilik önerisi son derece tehlikeli olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırılık teşkil edileceği belirtilerek oldukça eleştirilmiştir.
Yapay zekaya ilişkin teoriler ve görüşleri değerlendirdiğimizde, şu anda her ne kadar eşya kategorisinde değerlendirilse de, tam anlamıyla ihtiyaçları karşılayabilecek ve teknolojinin hızla ilerlemesi karşısında yeterli ve güncel kalabilecek bir kişilik statüsünün ancak yapay zeka varlıkların hak ve sorumluluklarının kendilerine özgü bir şekilde belirlenmesi ve özel bir statü oluşturulmasıyla sağlanabileceği görülmektedir. Nitekim ülkelerin hukuk sistemlerinin de bu doğrultuda güncellenmesi ve yapılacak hukuki düzenlemelerin teknolojik gelişmelerle paralel ve sürdürülebilir olması gerektiği açıktır. Avrupa Birliği Komisyonu bu alanda en büyük adımı atarak 21 Nisan 2021 tarihinde yapay zeka ile ilgili ilk yasal düzenleme niteliğinde olan “Yapay Zekaya İlişkin Uyumlu Kurallar Koyulması ve Bazı Avrupa Birliği Düzenlemelerinin Değiştirilmesi” teklifini kabul etmiştir. Teklif ile yapay zeka sistemlerinin detaylı tanımlaması yapılmış, sistemler ve otonomluk düzeylerine göre risk sınıflandırması yapılmış, yapay zeka sistemi sağlayıcıları ve kullanıcıları için çeşitli yükümlülükler öngörülmüş ve Avrupa Yapay Zeka Kurulu’nun kurularak yapay zeka sistemlerinin kullanımının denetlenmesi amaçlanmıştır. Özetle, yapay zeka sistemlerin hayatımızda kapladığı yer arttıkça problemler ve ihtiyaçlar artacak, Türk hukukunda da detaylı yasal düzenlemeler yapılması ve uygulanabilir yapay zeka stratejisi ortaya koyulması kanaatimizce kaçınılmaz olacaktır.
Av. Dilara KARTALOĞLU KILIÇ
TARLAN-BAKSI AVUKATLIK BÜROSU
AV. AYLİN TARLAN- AV. DERYA BAKSI
KAYNAKLAR
*Yapay Zekanın Hukuki Statüsü ve Hukuki Kişiliği Üzerine Tartışmalar, Seda Kara Kılıçarslan, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, 2019/2
*Yapay Zeka ve Hukuk ile İlgili Güncel Tartışmalar,Selin Çetin, Yapay Zeka Çağında Hukuk- İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları Çalıştay Raporu, 2019