30 Kasım 2021 Tarihli ve 31675 Sayılı Resmi Gazete’de İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“Kanun”) yayımlanmış olup, yayım tarihi itibari ile yürürlüğe girmiştir. Bu yazımızda yayımlanan bu torba kanunun hangi değişiklikleri ve düzenlemeleri getirdiğini incelemeye çalışacağız.
Kanun neleri düzenlemektedir?
2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nda (“İİK”) yer alan değişiklikler kapsamında;
- İcra İflas Kanunu’nun 1. maddesine eklenen yeni fıkra uyarınca iş yoğunluğunun veya personel sayısının fazla olduğu icra dairelerinde dairenin düzenli, uyumlu ve verimli bir şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından icra müdür ve müdür yardımcıları arasından, icra müdürünün yetkilerini haiz bir icra başmüdürü görevlendirilebilecektir.
- Yine iş yoğunluğunun veya icra dairesi sayısının fazla olduğu illerde Adalet Bakanlığı tarafından, yetki çevresi de belirlenmek suretiyle bir veya birden fazla icra daireleri başkanlığı kurulabilecek ve bu kapsamda görev yapacak başkan ve başkan yardımcıları hakim veya Cumhuriyet savcıları sınıfından kimseler olacaktır. Başkanlıklar, icra dairelerinin gözetim ve denetimlerini yapmak, idari işlerine bakmak ve mevzuatla verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olacaktır.
- İİK’nın “İcranın geri bırakılması için verilecek süre” başlıklı 36. maddesinde değişiklik yapılmış olup, bu kapsamda tehir-i icra kararını verme yetkisi Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’dan alınarak takibin yapıldığı yer icra mahkemesine verilmiştir. Aynı maddeye ek bir hüküm eklenerek Bölge adliye mahkemesince verilen başvurunun esastan reddine ilişkin kararına karşı temyiz yolunun açık olması halinde, temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar icranın geri bırakılması kararının etkisi devam edeceği ifade edilmiştir.
- İİK m. 87 kapsamında haciz yapan memurun haczettiği malın kıymet takdirini yapması hususuna sicile kayıtlı mallar bakımından sınırlama getirilmiş, bu mallar bakımından kıymet takdiri bilirkişilik bölge kurulu listesinde kayıtlı ve bu konuda Adalet Bakanlığınca izin verilen bilirkişiler tarafından yapılacaktır.
- Yine İİK’nın “taşınırlar hakkında” başlıklı 88. maddesi kapsamında ise hacizli malların muhafaza altına alınmasında veya yediemin değişikliği yapılmasında malın satış mahalline getirilme şartı kaldırılmıştır. Yeni düzenlemeyle haczedilmiş ancak muhafaza altına alınmamış mallar satış talebi üzerine muhafaza altına alınacak veya ihale alıcısına teslime hazır hâle getirilecek, aksi takdirde satış yapılamayacaktır.
- İİK’nın “İstihkak davalarında mülkiyet karinesi” başlıklı 97/a maddesinde eklenen hüküm ile borçlu ile üçüncü şahısın taşınır malı birlikte ellerinde bulundurması ve üçüncü şahsın yedieminliği kabul etmesi durumunda, bu malın muhafaza altına alınmayacağı belirtilmiştir. Ancak istihkak iddiası neticesinde takibin devamına karar verilirse mal muhafaza altına alınabilecektir.
- Kanun ile İİK’nın 106. maddesinde haczolunan malın satışını isteyecek kişi ve süresi bakımından değişikliğe gidilmiş, alacaklı veya borçlunun hacizden itibaren 1 yıl içinde hem taşınır hem de taşınmazlar için satışının istenebileceği düzenlenmiştir. Böylece taşınırların satışı için öngörülen 6 aylık süre geçersiz hale gelmiştir. Buna ek olarak, satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunlu hale getirilmiştir.
- “Taksitle ödeme” başlıklı İİK m. 111’e ek bir hüküm getirilerek borçlunun borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüdün veya alacaklı ile borçlunun hacizden önce ya da hacizden sonra borcun taksitlendirilmesi için yapacakları sözleşme nedeniyle icra dairesinde düzenlenecek tutanak veya kağıdın, damga vergisinden istisna edileceği düzenlenmiştir.
- Aynı maddenin devamına ek yapılarak düzenlenen İİK m. 111/a uyarınca ise, borçlunun rızaen satış için kendisine yetki verilmesini talep edebileceği hususu düzenlenmiş olup bu kapsamda verilen satış yetkisine ilişkin süreler düzenlenmiştir. Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilecek, kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda ise kıymet takdiri yapılmasını isteyebilecektir.
- İİK 111/b maddesi kapsamında ise haczolunan malın satışı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine entegre elektronik satış portalında açık artırma suretiyle yapılacağı belirtilmiş ve buna ilişkin usuller İİK’nın 111, 114 ve 115. maddelerinde düzenlenmiştir. Böylelikle açık arttırmanın fiziki ortamda yapılması uygulaması kaldırılmıştır.
- “İhale bedelinin ödenmesi ve malın teslimi” başlıklı İİK m. 118’de ise değişiklik yapılmış ve ihale alıcısının, ihalenin feshi talep edilmiş olsa dahi artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren yedi gün içinde satış bedelini nakden ödemek zorunda olduğu ifade edilmiştir. Bunun yanı sıra satılan mal, ihale kesinleşmeden teslim olunmayacak ve resmi sicilde alıcı adına tescil edilmeyecektir.
- İİK m.134’te yapılan düzenleme ile birlikte ihalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapacağı ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı vereceği düzenlenmektedir. Ancak ihalenin feshi talebinin usulden reddi gereken hâllerde duruşma yapılmadan da karar verilebilecektir.
- İİK’nın “Teminat karşılığı ödeme” başlıklı 142/a maddesindeki değişiklikle sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklının, teminat mektubunu ibraz ederek alacağının tahsil edebilmesi için sıra cetveline karşı şikayet ve itiraz şartı kaldırılmış olup, bu aşamalara gerek olmadan alacağın tahsil edilebileceği belirtilmiştir.
5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda (“ÇKK”) yer alan değişiklikler kapsamında;
- İİK’da çocuk teslimini düzenleyen hükümler kaldırılarak konuya ilişkin hükümlere ÇKK’de yer verilmiştir.
- Çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair aile mahkemeleri tarafından verilen ilam veya tedbir kararları, çocuğun üstün yararı esas alınarak ve cebri icra prosedürü dışına çıkartılarak Adalet Bakanlığınca kurulan adli destek ve mağdur hizmetleri müdürlüklerince, müdürlük tarafından görevlendirilen psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimci ve rehber öğretmen gibi uzmanlar, uzmanın bulunmadığı yerlerde ise öğretmen marifetiyle yerine getirilir. İlam ve tedbir kararlarının yerine getirilmesinde ise çocuğun yerleşim yeri müdürlüğü yetkilidir.
- Çocuk teslimine dair ilam veya tedbir kararları, yükümlüsü tarafından rızasıyla yerine getirilmediği durumda hak sahibi, ilam veya tedbir kararının yerine getirilmesi için müdürlüğe başvurabilecektir. Bunun üzerine müdürlük, her türlü iletişim vasıtasını kullanarak yükümlüyle irtibata geçer ve belirlenen gün ve saatte hak sahibine teslim edilmek üzere çocuğun belirlenen yere getirilmesini derhal bildirir. Yükümlüyle irtibat kurulamaması veya yükümlü çocuğu getirmeyeceğini beyan etmesi ya da getirmemesi durumunda müdürlük, yükümlüye çocuğun teslimine dair bir teslim emri gönderir.
- Çocuk teslimine dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin teslim emrine aykırı hareket edenler ile emrin gereğinin yerine getirilmesini engelleyenler, bir ay içinde yapılacak şikayet üzerine, fiil suç teşkil etse dahi, üç aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacaktır. Çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin teslim emrine aykırı hareket edenler ile emrin gereğinin yerine getirilmesini engelleyenler ise, bir ay içinde yapılacak şikâyet üzerine, üç günden on güne kadar disiplin hapsiyle cezalandırılacaktır.
- Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin müdürlükçe yapılan işlem ve verilen kararlara karşı, öğrenme veya tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde, işlemi yapan müdürlüğün bulunduğu yer aile mahkemesine şikâyette bulunulabilecektir. Mahkeme, yapılan işlemlerin yerine getirilmesini durdurabilecek ve dosya üzerinden veya gerektiğinde ilgilileri dinlemek suretiyle ivedilikle karar verecektir.
- Kanun uyarınca, Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’da da değişiklik yapıldı. Bu kapsamda abonelik sözleşmelerinde haciz talep etme süresi 2 yıldan 5 yıla çıkarılmış ve ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 yıl içinde haciz talebinde bulunulması gerektiği belirtilmiştir.
Stj. Av. Sıla ATİLLA
TARLAN – BAKSI AVUKATLIK BÜROSU
AV. AYLİN TARLAN – AV. DERYA BAKSI