Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk, uyuşmazlığın tarafları dışında bağımsız ve tarafsız bir üçüncü kişi yardımıyla uyuşmazlıkların yargı makamına başvurmaksızın daha hızlı çözümlenmesini sağlayan araçlardan biridir. Dünya nüfusunun artmasıyla mahkemelerin iş yükünün de bir hayli arttığını düşündüğümüzde uyuşmazlık taraflarınca dostane çözüm yollarına başvurmanın kimi zaman daha avantajlı olacağını söyleyebilmek mümkündür. Daha önce çeşitli yazılarımızla[1] Türkiye’de arabuluculuğun gelişimi ve önemini sizlere aktarmıştık, bu yazımızda ise uluslararası uyuşmazlıklarda arabuluculuğun uygulanabilirliği ve icra edilebilirliği üzerinde duracağız.
Kişilerin uluslararası faaliyetlerde bulunurken en çok çekindikleri noktalardan biri de olası bir uyuşmazlık anında aşina olunmayan hukuk sistemlerinde bilinmez ve çeşitli senaryolarla karşılaşılabilecek olmasıdır. Gerek oldukça maliyetli olacak olması gerek de her zaman ulaşılabilir bir uzmana erişmenin mümkün olmaması sebebiyle yapılacak her sözleşme özelinde uygulanacak hukuk sistemine dair bilgi edinmek de mümkün olmayabilir. Dolayısıyla uluslararası uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuk önemini biraz daha fazla bizlere hissettirmektedir.
İşte bu sebeplerle Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok devlet tarafından uluslararası ticari faaliyetlerin önemi göz önünde bulundurularak ve bu faaliyetlerin gelişimi için, kısaca Singapur Konvansiyonu olarak da bilinen, ARABULUCULUK SONUCUNDA YAPILAN MİLLETLERARASI SULH ANLAŞMALARI HAKKINDA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER KONVANSİYONU (“Konvansiyon” veya “Singapur Konvansiyonu” olarak anılacaktır.” imza altına alınmıştır. İşbu Konvansiyon 11 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Konvansiyon’un uygun bulunduğuna dair kanunla kabul edilmiştir.
KONVANSİYON TARAFLARA NE KOLAYLIK SAĞLAMAKTADIR?
Konvansiyon, bir ticari uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk sonucunda taraflarca yazılı olarak yapılan ve yapıldığı sırada milletlerarası nitelik taşıyan sulh anlaşmalarına uygulanacaktır. Bu Konvansiyon uyarınca ilgili sulh anlaşması herhangi bir tanıma veya tenfiz işlemine tabi tutulmaksızın Konvansiyon’da belirtilen icra edilebilirlik usuli şartlarını taşıması şartıyla imzacı devletlerde icra edilebilir kabul edilecektir.
a. Milletlerarası Nitelik Taşıyan Sulh Anlaşmaları Nelerdir?
- Sulh anlaşmasının en az iki tarafının iş yerlerinin farklı devletlerde olması; veya
- Sulh anlaşmasının taraflarının iş yerlerinin bulunduğu devletin:
- Sulh anlaşmasından doğan borcun esaslı bir kısmının ifa edileceği devletten; veya
- Sulh anlaşmasının konusunun en sıkı ilişkili olduğu devletten
farklı olması hallerinde uyuşmazlığın ve dolayısıyla uyuşmazlığın çözümlendiği sulh anlaşmasının milletlerarası nitelik taşıdığı kabul edilmektedir.
b. Singapur Konvansiyonu Hangi Uyuşmazlıklara Uygulanabilir?
Singapur konvansiyonu ticari uyuşmazlıklara ilişkin bir arabuluculuk faaliyeti sonucunda yapılan yazılı sulh anlaşmalarına uygulanabilir olmakla birlikte aşağıdaki uyuşmazlıklarda uygulama alanı bulamamaktadır.
- Taraflarından birinin (tüketici olarak) şahsı veya ailesi veya evi için yaptığı işlemlere ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için yapılan sulh anlaşmalarına,
- Aile, miras ve iş hukukuna ilişkin olan sulh anlaşmalarına,
- Mahkemece tasdik edilen veya mahkeme yargılaması sırasında yapılan ve mahkemenin bulunduğu devlette mahkeme kararı olarak yerine getirilen sulh anlaşmalarına,
- Hakem kararı olarak kaydedilen ve yerine getirilen sulh anlaşmalarına
uygulanmaz.
c. Sulh Anlaşmalarının İcra Edilebilirliği ve Anlaşmaların İmzacı Devletler Tarafında Reddedilebilme Şartları
Milletlerarası nitelik taşıyan ticari uyuşmazlıkların arabuluculuk faaliyeti neticesinde sonuca bağlandığı sulh anlaşmaları konvansiyonda yer alan usuli şartların yerine getirilmesiyle imzacı devletlerde icra edilebilirlik niteliği taşıyacaktır.
Ancak bazı hallerde imzacı devletlerin sulh anlaşmalarının icrasını reddetme imkanı bulunmaktadır. Bu şartları kısaca sıralayacak olur isek;
- Sulh anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz olması,
- Dayanılan sulh anlaşmasının taraflarca tabi kılındığı hukuka veya talebin yapıldığı yetkili makamın ait olduğu devletin hukukuna göre sulh anlaşmasının geçersiz ve hükümsüz olması veya işlerlik kazanmamış olması veya ifa edilebilir olmaması, hükümlerine göre bağlayıcı veya nihai olmaması veya sonradan tadil edilmesi,
- Sulh anlaşmasına konu borcun ifa edilmiş olması veya açık veya anlaşılabilir olmaması,
- Talebin kabul edilmesinin sulh anlaşmasının hükümlerine aykırı olması,
- Arabulucuya veya arabuluculuğa uygulanabilir standartların arabulucu tarafından ciddi şekilde ihlal edilmesi ve bu ihlal olmasaydı söz konusu tarafın sulh anlaşmasını yapmayacak olması,
- Arabulucunun tarafsızlığına veya bağımsızlığına ilişkin haklı şüphe uyandıracak durumları arabulucunun, taraflara ifşa etmemesi ve bu ifşayı yapmamasının taraf üzerinde önemli veya haksız bir etki oluşturması öyle ki, bu kusur olmasaydı söz konusu tarafın sulh anlaşmasını yapmayacak olması.
Konvansiyon uyarınca hukuki yola başvurunun yapıldığı bir Akit Devletin yetkili makamı aynı zamanda aşağıdaki hususlardan birini tespit ederse talebi reddedebilir:
- Talebin, başvurulan devletin kamu düzenine aykırı olması veya
- Uyuşmazlığın konusunun başvurulan devletin hukukuna göre arabuluculuk yoluyla çözümüne elverişli olmaması
Bu yazımızla ticari uyuşmazlıkların çözümü için bir hayli önem taşıyan Singapur Konvansiyonu ve bu Konvansiyon’un uygulama alanı üzerinde kısaca durulmuştur. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz.
Av. Sinem İLİKLİ
TARLAN- BAKSI AVUKATLIK BÜROSU
AV. AYLİN TARLAN- AV. DERYA BAKSI
[1] TÜRK HUKUKUNDA ARABULUCULUK ÜZERİNE YAZILARIMIZ